Her halükarda ”Demiryollarında çalışmak” farklı şeydir, ”Demiryolcu olmak” farklı şey.
Demiryollarında çalışan bir kişi, saati gözler durmadan… İşin bir an önce bitmesi içindir tüm gayreti. İş çıkışı uğrayacağı kahvehanenin ardından evine gidip, işyerindeki yalnızlığını ve mutsuzluğunu ailesine bulaştırmak için her yolu dener.
Demiryolcu ise bazen bir arkadaşı için erken gider işe bazen de aynı nedenden ötürü geç çıkar.Eğer işini seviyorsan, tüm bunlar etkilemez seni.Herşeyini paylaştığın dostlarından birkaç saatini esirgemek, ar gelir sana.
Sabah iş saatlerinde, vaktinde getirdiği trenden kasıla kasıla inmektir yolcunun arasına. Ancak beş dakika bile tehir etse markizden geç çıkmak için bahaneler yaratmaktır. Yani İŞİNE SAYGI DUYMAKTIR Demiryolculuk.
Kahvaltı, öğle ya da akşam yemeklerinde, evinden getirdiği ne varsa ortaya koymaktır . Yani PAYLAŞMAKTIR Demiryolculuk.
Kör itin öldüğü, ıssız istasyonlarda, aç kalmaktır, sana 15 kilometre öteden yemek getirene ”ne gerek vardı” demektir. Yani YOKSUNLUKTUR Demiryolculuk.
Yol işçilerinin, meşe alevinde ve dışı simsiyah kurum bağlamış mataralarında demledikleri çaya ortak olmak, ama daha da önemlisi o çaya çağırılmaya layık olmaktır. Yani LİYAKATTIR Demiryolculuk.
Herkesin, vagonlarda iki boyutlu izlediği yolu, lokomotife geçip üç boyutlu izlemek, manzaranın tadını çıkarmaktır… Masa başı görevindeyken bir yol üstü personeli geldiğinde, tüm işini bırakıp, O’nun sorununu çözmek ve bir de çay söylemektir. Yani VEFADIR Demiryolculuk.
Hastanı, cenazeni yolda öğrenmek ve en kısa zamanda nasıl evine döneceğini düşünmektir. Böyle bir durumda bir arkadaşını, tüm işlerle ilgilenmesi için aramaktır. Yani HALDEN ANLAMAKTIR Demiryolculuk.
Fren arızası nedeniyle yüksek bir rampadan inen ve durdurulamayan bir trene kumanda ederken ve yüzde seksen ölümle karşı karşıyayken, bir sesini duymak için aradığın eşine ve çocuklarına durumu belli etmeden ”SİZİ SEVİYORUM:::KENDİNİZE DİKKAT; HAKKINIZI HELAL EDİN” diyebilmektir. Yani KIYAMAMAKTIR Demiryolculuk.
Arkadaşının çocuğu olduğunda ilk kucağına alıp altınını takan, üniversiteye ya da askere yollarken cebine harçlığını koyan olmaktır. O çocuğun, sünnetinde kirvesi, ilk rakı içmesinde masa arkadaşı ve nikahında şahidi olmaktır. Yani AMCASI ya da DAYISI olmaktır.
Yani sonradan olmuş KARDEŞLİKTİR Demiryolculuk.
Şimdi bu kurum, ikiye bölündü. Kimimiz şirketteyiz kimimiz altyapıda. Değil ikiye, üçe, beşe yirmiye ya da kırka bölseniz bizim DEMİRYOLCULUĞUMUZU bizden alabilecek misiniz….
Harun Gokay